BUENOS AIRES GEZİ NOTLARI

BUENOS AIRESLE TANGO

Ertesi sabah Arjantin’e gitmek için havaalanına gidiyoruz. Veee İspanyolcada “güzel havalar” manasına gelen Buenos Aires’deyiz. Burada kış mevsimi olduğu için hava biraz soğuk.

İspanya’ya benzeyen mimarisiyle, kendimizi Avrupa’nın bir şehrindeymişiz gibi hissediyoruz. Müzeleri, üniversiteleri, kütüphaneleri, anıtları, heykellerle dolu geniş meydanlarıyla kültürel bir şehir burası…

Rehberimiz Soledad’la birlikte panoramik şehir turu yapıyoruz. Dünyanın en geniş bulvarlarından olan 9 Temmuz Bulvarı’ndan geçiyoruz. Sonra, ismini bağımsızlık mücadelesinin verildiği 25 Mayıs 1810 Devrimi’nden alan Plaza de Mayo’da (Mayıs Meydanı) Hükümet Konağı olarak kullanılan Casa Rosada’yı (Pembe Bina) görüyoruz. Eva Duarte de Perón’un (Evita) ünlü balkon konuşmasını yaptığı yer. Turumuzda Buenos Aires’in en eski bölgesi olarak nitelendirilen San Telmo’ya uğruyoruz. Ardından sarı lacivert renkleri ile Arjantin’in Fenerbahçesi diyebileceğimiz meşhur futbol yıldızı Maradona’yı dünya futboluna kazandıran Boca Juniors futbol takımının stadyumunu görüyoruz. Boca Juniors ve River Plate futbol takımlarının arasında bizim FB - GS ezeli rekabetinin benzeri hatta daha fazlası söz konusu.

Plaza De Mayo: Casa Rosada’nın önünde

Yol üstünde bir köpek bakıcısının aynı anda 8 - 10 köpeği birden gezdirmesi burada oldukça yaygın bir kazanç kapısı.

Buradan da İtalyan ve İspanyol göçmenlerin ilk olarak yerleştikleri La Boca’ya geçiyoruz. Gemicilerden arta kalan boyalardan faydalandıkları için evler rengarenk. Bu rengarenk evlerin önünde çakma Maradona ile bir de fotoğraf çekiliyoruz. Bu bohem bölgede sanat sokağı gibi yerlerden geçiyor; bize özel ufak bir tango gösterisi bile izliyoruz.

La Boca

La Boca

Maradona ile fotoğrafımız :)

Hemen sonrasında Arjantin kovboylarının Gaucho dansını izliyoruz. Dansı izlerken meşhur çayları “mate”yi de tadıyoruz. Yeşil çay benzeri bir içecek. Ancak; tütsülü bir tadı var. Bir pipet yardımıyla içiliyor; hatta öğreniyoruz ki Arjantin geleneklerine göre, kız isteme sırasında, kız matesini içmezse oğlanı beğenmediği anlamına geliyor.

La Boca’nın ardından liman semti Puerto Madero’ya geçiyoruz. Burada “Evita Müzikali”nde oynayan Madonna’nın da bir ev satın aldığını öğreniyoruz. Bu bölgede birçok güzel restaurant ve cafe mevcut. Akşam yemeğimizi bu bölgede yemeğe karar veriyoruz. Nehre bakan restaurantta Arjantin’in meşhur sığır etlerini tadıyoruz.

Liman semti Puerto Madero’da akşam yemeği

Turumuzun son durağı, Recoletta Mezarlığı. Buradaki mezarlar, adeta bir heykeltraşın elinden çıkmış gibi. Evita’nın aile mezarlığını da burada ziyaret ediyoruz.

The Recoletta Mezarlığı

Akşam, 150 yıllık geçmişe sahip Cafe Tortoni’de bir çeşit espresso olan “cortado”yu içiyoruz. Cafeden çıktıktan sonra, meşhur sokak lezzetleri “garrapinada”yı (karamelle kaplanmış yer fıstığı) tatmadan geçmiyoruz.

Cafe Tortoni

Gece tango gösterisi için “La Ventana” adlı mekanı seçiyoruz. Şık bir mekan. Gösteri öncesi basit tango adımlarını öğreniyor, ardından “La Comparsita”nın yer aldığı müziklerle birlikte aşkın, tutkunun ve şehvetin dansı tangoyu izliyoruz. “Yıldızlara yolculuk etmenin en ucuz yolu…“ demiş Lucretia Borgia tango için. Gerçekten bu büyüleyici dans bizi de etkisi altına alıyor.

Sabah, bizim İstiklal Caddesi’ne benzeyen Avenida Florida’ya gidiyoruz. Biraz gezdikten sonra hediyelik olarak Messi forması alıyoruz. Fiyatlar burada oldukça makul. Tabii peso ($) işaretini dolarla karıştırmazsanız :) Paralarının sembolleri aynı olduğundan ilk görüşte kafalar biraz karışabiliyor.

Kısa bir nehir turu yaptıktan sonra, yemek için açık büfe et çeşitlerinin servis edildiği bir restauranta gidiyoruz. Buradaki yaygın konsepte göre, standart bir fiyat üzerinden istediğiniz kadar et yiyebiliyorsunuz; ayrıca size sunulan kartonda yer alan resimlerden hayvanın neresini istiyorsanız seçebiliyorsunuz.

Keyifle gezdiğimiz günlerin ardından, bir gün tekrar ziyaret etme isteğiyle bu şehre veda ediyoruz.

  • Etiketler

  • Sende Yorumunu Bırak

    • Hakkımızda

      Bir zamanlar TRT’de yayımlanan “Az Gittik Uz Gittik” adlı yarı çizgi film, yarı belgesel tadında bir program vardı. Hiç kaçırmadan izlerdik. Yine Jules Verne’nin kaleme aldığı macera romanı “80 Günde Devrialem”i severek okur, çizgi film uyarlamasını ilgiyle takip ederdik. Meğer tüm bunlar içimizde filizlenen dünyayı gezme aşkını...Devamı

      • Durbar Meydanı girişi
      • Sun City
      • Cema El Fna Meydanı
      • Antarktikada bayrağımızı dalgalandırıyoruz
      • Durbar Meydanı
      • Ratusha Tower.ın önünde
      • Pidhirtsi (Podgoretski) Kalesi
      • Tac Mahal
      • Tac Mahal girişi
    • Dünya Kazan, Biz Kepçe