Peru Gezi Notları-3

Gökkuşağı Gibi Renkli Peru-3

Peru Gezi Notları-3

Gökkuşağı Gibi Renkli Peru-3

MACHU PICCHU

Machu Picchu gezimiz için servis, tren ve giriş biletini içeren ve 175 dolara malolan turumuzu Cusco’dan satın alıyoruz. Ertesi gün otelimizden sabaha karşı 4’te yola çıkıyoruz. Servisle 1,5 saatlik yolculuk sonrası Ollantaytambo kasabasında yer alan tren garına varıyoruz. 06.10’da bindiğimiz Peru Rail ile yaklaşık 1,5-2 saat süren yolculuk sonrası termal bir kasaba olan Aguas Calientes’e varıyoruz. Saat 10’da otobüsle Machu Picchu’nun girişine varıyoruz. Yol boyunca güzel bir manzara bize eşlik ediyor.

Machu Picchu’yu bir an önce görebilmek için dik merdivenleri bir çırpıda tırmanıyoruz. Ve işte karşımızda tüm ihtişamıyla Machu Picchu! Burası gezginlerin haccı olarak da nitelendiriliyor.

Machu Picchu

Machu Pichu Keçuva dilinde “Yaşlı Zirve” anlamındadır. 1983 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiş; 2007 yılında ise Dünyanın Yeni 7 Harikası arasındaki yerini almıştır. Alanın yüksekte yer alması ve ağaçlarla çevrili olması Francisco Pizarro önderliğindeki İspanyolların bu bölgeye ulaşmalarını engellemiştir. İşte bu yüzden bu harikulade manzara günümüze dek yaşamayı başarmıştır.

Machu Picchu

Kentsel planlamanın da en güzel örneklerinden biri olarak değerlendirilebilecek bu şehir 1450 yıllarında İnkalı hükümdar Pachacutec Yupanqui tarafından Machu Pichu denilen dağın eteklerinde inşa ettirilmiştir. 1911 yılında ise ABD’li araştırmacı araştırmacı Hiram Bingham Vilcabomba adlı İnka şehrini ararken Machu Pichu’yu bulmuştur ve bulduğunda da “Rüya gibiydi!” diyerek hayranlığını dile getirmiştir.

İnkaların bu yapıları inşa ederken betonların kesim tarzı, bu yüksekliğe çıkarılması ve aralarında harç kullanılmadan yapılmasına rağmen günümüze kadar dayanması gerçekten de hayranlık uyandırıcı.

İnkalar ortak bir lisan da geliştirmişlerdir. Keçuva dili bugün hala kullanılmaktadır.

İnkaların dini inanışlarından da bahsedecek olursak İnka devlet dini güneş tanrısı İnti’ye dayanmaktadır. İnka medeniyetinde en üstte yaratan Viracocha adlı tanrı yer alır. İnka halkına kültürü getirdiğine inanılan Viracocha, sonra geri döneceğine söz vererek Pasifik Okyanusuna doğru yola çıkmıştır. İnkalar, tanrılara lama gibi hayvanları kurban verirler, ayrıca bu hayvanın organları başrahip tarafından geleceği görmek için kullanılır.

İnkalar ilk kralları Manco Capac’ı tanrı Viracocha’nın oğlu olarak nitelendirmektedirler.

İnkalarda çiftçinin ürünün 2/3’si bir çeşit vergi sistemi ile paylaşılır, geriye kalan ise hükümete ait ambarlarda saklanırdı. Herkes kaynaklardan ihtiyacı olan kadar alırdı ve bu yüzden hırsızlık, hapishane gibi kavramlar yoktu. Gümüş ve altın çok bol olmasına rağmen sadece estetik amaçlı kullanılırdı.

Şunu da belirtelim ki 3000 metreyi aşan yüksekliğiyle bu bölge, sağlık problemi olanları etkileyebiliyor. Bölge insanı yüksekliğe karşı koka yaprağı çiğniyor ya da çayını içiyor. Koka yaprağı aynı zamanda Coco Cola’nın ve kokainin de hammaddesi. Peru ve Bolivya’da yasal olarak satılmakta.

CUSCO

Gece yarısı Cusco’dayız. Ertesi sabah meydanda bir sürprizle karşılaşıyoruz. 7’den 70’e herkesin elinde sular, köpükler ve boyalar var. Tam bir karnaval havası. Biz de köpüklerden nasibimizi alıyoruz.

Biraz alışveriş yaptıktan sonra bir taksiciyle anlaşarak Cusco’nun yakın çevresindeki tarihi kalıntıları (Sacsayhuaman, Qenko, Tambomachay, Puca Pucara) panoramik olarak geziyoruz.

Buradan otogara gidip Puno’ya gitmek için San Luis firmasından 40 soles’e biletlerimizi alıyoruz. Otobüslerin tam ve yarı yataklı koltuk seçenekleri var. Buradan tekrar Cusco meydanına geri dönüyoruz.

San Pedro Marketini ararken San Francisco caddesine bakan meydanda bir kermese rastlıyoruz. Kermeste birbirinden ilginç yemekler ilgimizi çekiyor. Bunlardan biri de Peru’nun meşhur yemeği bir çeşit fare türü olan cuy. Biz sadece iri mısırlarını tatmayı tercih ediyoruz.

Köpük şenliği hala devam ettiği için hızlı adımlarla San Pedro Marketine geçiyoruz. Marketin etrafında da aynı manzara var. Yine köpükler ve sular... Hızla içeri giriyoruz. Burası envai çeşit bakliyat, baharat ve kuruyemiş satan satıcılarla dolu.

Akşam yemeğimizi San Blas caddesindeki Pachapapa Restaurantta yiyoruz. Burası avlusu ve leziz yemekleriyle hoş bir mekan.

Otobüs saatimiz yaklaştığı için tekrar otogara gidiyoruz. Burada ilginç bir uygulama ile karşılaşıyoruz. Seyahat için bilet almanız yetmiyor. Bu nedenle ayrı bir kuyruğa girerek vergi ödüyoruz.

  • Etiketler

  • Sende Yorumunu Bırak

    • Hakkımızda

      Bir zamanlar TRT’de yayımlanan “Az Gittik Uz Gittik” adlı yarı çizgi film, yarı belgesel tadında bir program vardı. Hiç kaçırmadan izlerdik. Yine Jules Verne’nin kaleme aldığı macera romanı “80 Günde Devrialem”i severek okur, çizgi film uyarlamasını ilgiyle takip ederdik. Meğer tüm bunlar içimizde filizlenen dünyayı gezme aşkını...Devamı

      • hortumda hapsolmak :)
      • Geleneksel Kore kıyafetleri
      • Palmira
      • Recoletta Mezarlığı
      • Corcovado Tepesi
      • Sadular
      • Bangkokun tapınakları
      • Krivka
    • Dünya Kazan, Biz Kepçe